Hastalıklar

Yemek Borusu Kanseri

Stj.Dr.Didar Mahmutoğlu, Prof.Dr.Ahmet Dobrucalı

Yemek borusu kanseri nedir?

Bilindiği gibi kanser vücudumuzun herhangi bir yerinde kontrol edilemeyerek çoğalan hücrelerden oluşur. Yemek borusu kanseri yemek borusunun içyüzünü  döşeyen hücrelerden kaynaklanır.  Yemek  borusunun hemen  tümü  yassı hücrelerle döşeli olduğundan bu hücrelerden kaynaklanan  habis tümörler yassı hücreli kanser olarak adlandırılır (skuamöz hücreli kanser). Yemek borusunun mide ile  birleştiği en alt kısmı ise kolumnar hücrelerle (prizmatik hücreler) döşelidir ve bu hücrelerden  kaynaklanan habis tümörler de adenokanser  olarak adlandırılır. Bazen  yemek  borusunda ince  barsak dokusuna benzer  hücre  toplulukları ortaya çıkabilir. Barrett  özefagusu  olarak adlandırılan bu değişim  adenokanser  gelişimi için önemli bir  risk faktörüdür. Anaplastik tümörler, adenoid-kistik karsinomlar, malin melanom, karsinosarkomlar, kaposi sarkomu ve lenfomalar yemek borusunun nadir olarak görülebilecek diğer habis tümörleridir ve  hayat beklentisi   yassı hücreli kanser ve adenokansere göre daha  kötüdür.

ozafanat1

Yemek  borusu ve komşu  organlarla ilişkisi

Yemek  borusu kanseri ne sıklıkla görülür?

Yemek borusu kanseri meme, akciğer, prostat ve kalın bağırsak kanserleri kadar sık değildir. Rastlanma sıklığı bakımından tüm kanserler arasında 9.sırada yer almaktadır. İnsan vücudunda oluşan kanserlerin %1,5-2’sini ve tüm sindirim sistemi kanserlerinin de %5-7’sini  oluşturur.Kansere bağlı ölümlerin %4’ünden sorumludur. Görülme sıklığı coğrafi yerleşime göre değişiklik göstermekle birlikte ortalama 100.000 kişiden 5’inde görülür (1-6/100.000). ABD’de görülme sıklığı 100.000 kişiden 2.5-5 iken (bu  her yıl 8000 yeni vaka anlamına gelmektedir) Asya ve Yakın Doğuda sıklık artmakta, özellikle Azerbaycan, İran,Çin ve Güneydoğu Asyanın diğer bölgelerinde 80/100.000 e kadar yükselmektedir. Düşük sosyoekonomik yapıya sahip toplumlarda sıklık ve ölümcüllük oranı daha da yüksektir. Genel olarak bakıldığında yemek borusu adenokanseri erkeklerde kadınlardan 5 kat daha fazla görülür ve hastaların %95’i beyaz ırka mensuptur. Asya ve Afrikada her iki cinste de eşit sıklıkta görülmektedir. Erkeklerde 60 yaş ve üzerinde daha sık görülürken kadınlarda daha genç yaşlarda ortaya çıkabilir. Son yıllarda yassı hücreli kanser sıklığı hafifçe azalırken yemek borusu adenokanseri sıklığında belirgin bir artış gözlenmektedir. Günümüzde yeni teşhis edilen hastaların yaklaşık yarısını ve yemek borusu en alt kısmından kaynaklanan kanserlerin de %80’ ini adenokanserler oluşturmaktadır.

Yemek borusu kanserine neler neden olur?

Yemek borusu kanserinin nedeni hangi tip kanser olduğuna göre değişir. Yassı hücreli kanser için risk faktörleri sigara içimi ve fazla miktarda alkol tüketimidir. Günde 120g ve üzerinde alkol ve 2 paket ve daha fazla sigara tüketenlerde yassı hücreli yemek borusu kanseri gelişme riski bu maddeleri kullanmayanlara göre yaklaşık 150 kat daha fazladır. Çok sıcak yeme ve içme alışkanlığı, insan papilloma virus (HPV) enfeksiyonu, akalazya (yutma güçlüğü ile  giden iyi huylu bir yemek borusu hastalığı), radyoterapi, Plummer-Vinson sendromu (demir eksikliği anemisinde yemek  borusunun üst ucunda oluşan ve yutma  güçlüğü yaratan daralma), yemek borusunun kezzap  veya  çamaşır  suyu  gibi yakıcı maddelerin içilmesine bağlı hasarlanmaları, gluten allerjisi, A vitamini, riboflavin ve çinko eksikliği, diyette nitrozamin fazlalığı yemek borusu kanseri gelişimini kolaylaştırıcı olduğu ileri sürülen diğer faktörler arasında sayılabilir.
Yemek borusu adenokanseri için risk faktörleri  daha az anlaşılmıştır. Gastroözofagial reflü hastalığının bir komplikasyonu olan Barrett özofagusu  yemek borusu adenokanseri için en iyi bilinen risk faktörüdür. Barrett özefagusu veya Barrett  metaplazisi olarak bilinen durum gastroözofagial reflü hastalığının  ciddi  ve sessiz bir komplikasyonudur.  Bu hastalıkta  yemek borusunun iç yüzeyini  döşeyen dokunun yerini  mide veya barsakların iç yüzünü döşeyen doku almaktadır.   Genel olarak reflü dışındaki yakınmalar nedeniyle gastroskopi yapılan insanlarda  Barrett metaplazisine rastlanma sıklığı  %0.5-1 ken  reflü nedeniyle endoskopi yapılanlarda bu oran  %5-15 e kadar yükselmektedir. Yemek borusunda darlık  gelişen  hastalarda bu oran %50 ye kadar çıkabilir. Barrett özefagusu her yaşta görülebilmesine rağmen 40 yaş sonrasında görülme sıklığı artar. Batı toplumunda ve beyaz ırkta daha sık görülmektedir. Barrett  özefagusunun önemi kansere  dönüşüm  gösterebilen bir hastalık oluşundadır. Barrett özefagusu olan hastalarda yemek borusunda  kanser gelişme  sıklığı yıllık %0.5 civarındadır ki bu  oran  Barrett özefaguslu hastalarda yemek borusu kanseri  gelişme riskinin genel topluma  göre  30 ila 50 kat daha fazla olduğu anlamına gelir. Bu nedenle Barrett özefagusu  saptanan hastaların  belirli aralıklarla  gastroskopi  yapılarak ve doku örneği alınarak takip edilmeleri ve  kansere dönüşümün erken bulguları saptanan hastaların cerrahi tedavi ile  tedavi edilmeleri gerekir.

Gastroözofagial reflü hastalığı yemek borusu kanseri  oluşumuna yol açarmı?

Yapılan çalışmalar gastroözofagial reflü hastalığı varlığında yemek borusu kanseri  görülme sıklığının bir miktar arttığını göstermekteyse de bu artış  orta ve hafif şiddetteki  reflü  vakalarında fazla belirgin değildir. (Reflü şikayeti olmayanlarda %0,002, hafif ve orta şiddette reflüsü olanlarda %0,003-0,018, şiddetli reflüsü olanlarda %0,035). Bugünkü bilgilerimiz, reflü hastalığında yemek borusu kanseri gelişme sıklığında hafif ancak önemsiz düzeyde bir artış olduğunu göstermektedir. Bu risk cerrahi tedavide görülebilecek ciddi  komplikasyonların gelişme olasılığından (%0,5-1,5) belirgin ölçüde daha düşüktür.

Yemek borusu kanserinin  belirtileri nelerdir?

En sık yakınma yutma güçlüğü (yemeklerin mideye ulaşmadan önce yemek borusunda takılması hissi) ve/veya yutma  sırasında ağrı hissedilmesidir. Yutma  güçlüğü  genellikle ilerleyici karakterdedir. Başlangıçta katı ve  iyi çiğnenmemiş gıdaların büyük parçalar halinde  yutulması ile oluşurken zamanla sıvı gıdaların  yutulmasında da güçlük oluşur. Özellikle et, ekmek ve elma hastalar tarafından yutma güçlüğü oluşturan gıdalar olarak tanımlanır. Bunların dışında  kilo kaybı, tükürük salgısının artması, sindirilmemiş besinlerin ağza geri gelmesi, uyku sırasında ağızdan yastığı kirleten ve  bazen kanlı olabilen bir sıvının akması, göğüste rahatsızlık hissi, sırta yayılabilen göğüs ağrısı, kusma sırasında ağızdan kan gelmesi, dışkının siyak  renkte çıkması gibi bulgular da olabilir. Hastalarda kansızlık,ses kısıklığı ve öksürük  bulunabilir.

Bende yemek borusu kanseri olup olmadığını nasıl anlarım?

Yemek borusu kanserinin ana belirtileri olan yutma güçlüğü ve/veya yutma  sırasında ağrı hissedilmesi ve kilo kaybı hekime başvurmanız için yeterli neden olabilir. Yemek borusu kanseri olup olmadığınız anlamak için basit bir yöntem henüz yoktur. Genelde yemek borusunda yutma güçlüğüne neden olacak bir kitle olup olmadığının anlaşılmasına yönelik testler uygulanır.

Yemek borusu kanseri tanısını koymak için hangi yöntemler kullanılır?

Yemek borusu kanserinden şüphelenilen birisine çeşitli testler yapılabilir. Hastalar genellikle yutma güçlüğü ile hekime başvurduklarından ilk uygulanacak tanı yöntemi baryumlu yemek borusu grafisidir. Bu yöntemde hastaya bir sıvı (baryum çözeltisi) içirilir ve bu esnada film (baryumlu grafi) çekilir. Erken dönemde bu inceleme ile hastaların %75’inde tümör saptanabilmektedir. Çift kontrastlı teknik kullanıldığında bu oran %90’a kadar yükselmektedir.
Endoskopi lezyonu direkt olarak görme ve biyopsi (doku örneği) alma imkanı sağlaması nedeniyle uygulanması gereken diğer bir yöntemdir. Ağrılı yutma ön planda olan hastalarda ilk tanı yöntemi olarak kullanılabilir. (Bkz. Endoskopi ve Gastroskopi). Bu yöntem ucunda kamera olan bir aletle (endoskop) ağızdan girilerek yemek borusunun görülmesi esasına dayanır.
Ayrıca yemek borusunun yakınındaki oluşumlar olan akciğerler, karaciğer ve diğer organlar hakkında da fikir veren göğüs ve karın bilgisayarlı tomografisi çektirmek de gerekebilir.

ozofagustm3

Özofagus alt uç kanseri. Dar bölge proksimalindeki yemek borusunda dilatasyon (Beyaz oklar, M; Mide, Ö: Özofagus)

ozofagustm1

Baryumlu  grafide  yemek borusunun üst ucunda (servikal özofagus) kanserin görünümü (Beyaz oklar)

ozofagustm2

Endoskopide üstteki filmde saptanan yemek borusu kanserinin görünümü

Yemek borusu kanserinin evrelemesi nasıl yapılır?

Yemek borusu kanseri teşhisi koyulduktan sonra hekim hastalığın ne kadar ilerlediği ve yayılıp yayılmadığına göre evreleme yapar. Kanserin çeşidine göre kanserin en sık yayılabileceği yerler incelenip özel testlerle bu bölgeler  araştırılarak evreleme yapılır. Bu konuda  en sık kullanılan  inceleme yöntemleri bilgisayarlı  tomografi, endosonografi ve PET dir. Yemek borusu kanserinin en çok yayıldığı yerler lenf bezleri, akciğerler, karaciğer, böbrek üstü bezi, böbrekler ve kemiklerdir. Karın ve göğüs bilgisayarlı tomografisi kanserin akciğerler, karaciğer ve böbrek üstü bezine yayılımı hakkında yeterli bilgi verse de lenf bezi tutulumu hakkında pek bir şey söyleyemez. Tümör ve komşu lenf bezleri hakkında endosonografi  (endoskopi eşliğinde ultrasonografi) ile   biyopsi yapılarak bir  fikir edinilebilinir. Bazen kanserin kemiğe sıçrayıp sıçramadığını araştırmak için kemik sintigrafisi gibi incelemelerin yapılması da gerekebilir. Pozitron emisyon tomografisi (PET scan), bronkoskopi ve mediastinoskopi evrelemede kullanılabilecek diğer yöntemlerdir.
Yemek borusu kanserinde evreleme, uygun tedavi ve gidişatın tayini bakımından önemlidir. Diğer birçok kanser türünde olduğu gibi yemek borusu kanserinin evrelendirilmesinde de TNM sistemi kullanılır. T tümörün yemek borusu duvarında ilerleme derinliğini, N lenf bezi tutulumunu, M ise uzak bir organa sıçrayıp sıçramadığını gösterir.

esoptm

esopca6

Yemek  borusu kanserinde evreleme  (Tis: karsinoma  insitu) (Haque S.T: Tumors of the esophagus. Feldman M, Orlando RC (Eds): Atlas of esophageal disease. Current Medicine, Philadelphia, 2002, S:145-161)

Yemek borusu kanseri nasıl tedavi edilir?

Yemek borusu kanserinde seçilecek tedavi yöntemi tümörün evresi, tipi, hastanın yaşı ve genel durumuna göre belirlenir. Yutma güçlüğü kanser büyümeye başladıktan aylar sonra oluştuğundan yemek borusu kanseri genelde geç dönemde teşhis edilir. Günümüzde yemek borusu kanserinin tedavisi genelde tedavi amaçlı olmayıp belirtileri ortadan kaldırmaya ve hastanın yaşam kalitesini arttırmaya yöneliktir. Bunun nedeni ilk başvuru sırasında hastaların ancak 1/3 ünün cerrahi tedavi uygulanabilecek evrede olmasıdır.
Yemek borusunun  yüzeyel  tabakalarını  tutan erken evredeki  tümörleri endoskopik olarak tedavi edilebilirler. Ancak bunun için tümörün  mukozada sınırlı olması veya submukoza tabakasınının  ençok  1/3 lik üst tabakasına  kadar yayılmış olması  gerekir. Daha derin tabakalara ulaşmış tümörlerde lenf bezi tutulumu olasılığı yüksek olduğundan  cerrahi tedavi uygulanmalıdır.
Kanserin diğer organlara yayılmadığı ve tedavi edilebilir olduğu hastalarda yemek borusunun büyük bir kısmının çıkarılması ana tedavi prensibidir. Pek çok hastada işe yaradığına dair çok kesin kanıtlar olmasa da kemoterapi ve radyoterapi tedavileri de ilave olarak yapılabilir. Birçok kanser merkezi tedavi edilebilir hastalarda ameliyattan önce verilecek kemoterapi ve radyoterapinin yararını araştırmaktadır.
Kanserin komşu organlara yayıldığı veya herhangi başka bir nedenle ameliyat edilemeyecek durumdaki hastalarda kemoterapi ve radyoterapinin birlikte kombine verilmesi ana tedavi prensibidir. Bu tedavi yöntemi ile yutma ile ilgili problemler hemen düzelemeyeceğinden yutmayı düzeltmek için başka yöntemler de denenir. Bunlar arasında yemek borusunu açık tutabilmek için tümörün olduğu  bölgeye esnek bir tüp (stent) yerleştirilmesi ve bu  bölgenin laser  veya  argon akımı ile  yakılarak açılması sayılabilir.
Tedavi olabilme olasılığı hastalığın teşhis edildiği andaki evresine bağlıdır. Erken evrede yakalanmış hastalarda yaşam beklentisi ve tedaviden sonraki 5 yıllık hastalıksız sağ kalım %80-90’dır. Ancak çoğu yemek borusu kanseri (hastaların %30-40’ı) ileri evrede teşhis edildiğinden tedavi başarısı düşüktür. Tümörün yemek borusuna yayılım derecesi, lenf bezlerinin tutulumu ve tümörün uzak organlara sıçrayıp sıçramadığı (metastaz) hayatta kalım süresini belirleyen en önemli verilerdir.

Yemek borusu kanserinde palyatif tedavi ne demektir?

Kemo-radyoterapi ve/veya cerrahi tedavi uygulanamayan hastalarda yutma güçlüğü, kilo kaybı, kanama ve fistül oluşumuna (iki komşu organ arasında normalde olmayan bir bağlantının oluşması) bağlı inatçı öksürük vb. şikayetler nedeniyle bu şikayetlerin  giderilmesi  amacıyla palyatif tedavi gerekebilir. Yutma güçlüğü gıda alımına engel olacağından hastanın genel durumunun hızla kötüleşmesine sebep olabilir. Endoskopik dilatasyon (yemek borusunun bir balon yardımıyla genişletilmesi), stent takılması ve darlığın termal veya kimyasal yöntemler kullanılarak  açılması  bu amaçla kullanılabilecek yöntemlerdir. Bunlar arasında özellikle kendi kendine açılan ve kıvrılabilir özelliğe sahip  metalik yemek borusu stentleri  gerek uygulama kolaylığı ve gerekse yutma güçlüğünü  belirgin ölçüde azaltmaları nedeniyle  yaygın olarak kullanılmaktadır. Dilatasyonla elde edilen iyileşme çok kısa süreli olduğundan genellikle stent takılacak hastalarda uygulanır.

Yemek  borusu kanserinde balon dilatasyonu sonrasında stent yerleştirilmesi